HUKUK DERSİ GİBİ KARAR

HUKUK DERSİ GİBİ KARAR

Ali YILDIRIM / AYPA.TV – 20.04.2024

Cumhuriyet Halk Partisi’nin yurt dışı örgütlenmesi çerçevesinde 11 sene önce Almanya’da aynı gün kurulan birliklerden biri de CHP Berlin Birliği e.V.  isimli dernek. Dernek yöneticileri arasında medyada adı en çok duyulan kişilerden Kenan Kolat’ın halen başkanlığını yürüttüğü dernek ile Cumhuriyet Halk Partisi arasındaki kurumsal bağ CHP Genel Merkezi’nden gelen 16 Ekim 2023 tarihli bir tebligat ile tek taraflı olarak kesilmiş, ünlü işadamlarının desteği ile Ankara çıkarması dahil tüm çabalara rağmen kopan bağ altı aydan fazla bir zamandır bir türlü tekrar kurulamamıştır.

Hukuk dersi olarak adlandırdığımız konu, doğrudan bu gelişmeler ile ilgili olmasa da konuyu anlayabilmek için bilinmesi gereken küçük bir ayrıntı diye düşünüyorum.

Geçtiğimiz Çarşamba günü 17 Nisan 2024 tarihinde Berlin Wedding Yerel Mahkemesi’nin 19. Dairesi’nin genç hakimi Bayan Wulbusch, hukuk dersi niteliğinde bir karar açıkladı. Aslında kararını 20 Mart 2024 Çarşamba günü yapılan duruşmada vermişti hakime hanım. Ama hukuk dersi tadındaki kararın gerekçesinin yazılması ve açıklanması tam tamına iki sene önce 17 Nisan 2022 Pazar günü yapılan genel kurul gününe denk gelmişti. Garip bir tesadüf!

27 Ocak 2013 Pazar günü yaklaşık 300 Berlinli tarafından bir düğün salonunda kurulan CHP Berlin Birliği derneği, Korona salgını nedeniyle geciktiği açıklanan dönemin olağan genel kurulunu Berlin’in merkez semtlerinden Tiergarten’daki 4 yıldızlı bir otelin toplantı salonunda 17 Nisan 2022 Pazar günü 202 üyenin katılımı ile gerçekleştirmişti.

Aldığı yanlış kararlar neticesinde Cumhuriyet Halk Partisi yurt dışı örgütlerinde ortaya çıkan huzursuzlukların siyasi baş sorumlusu olan Oğuz Kaan Salıcı’nın yerine dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından Yurt Dışı Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak o dönem yeni atanan Parti Meclisi Üyesi ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın da katıldığı genel kurulun önemli gündem maddelerinden biri de tüzük değişikliği idi. Derneğin adı dahil bir çok değişiklik yapılacaktı. Bazı ünlü üyeler, davet yazısı ile birlikte yeni tüzük taslağının Almancasının üyelere gönderildiğini gerekçe göstererek hemen oylamaya geçilmesini öneriyordu. “Anlatmak zorundayım!” diyen Kenan Kolat, tüzük maddelerini “hemen hızlıca” geçmeye başlar: “Birliğimizin adı CHP Berlin – Cumhuriyet Halk Partisi Berlin!”

Tüzük maddeleri gerçekten de o kadar hızlıca okunuyordu ki dokuz senelik derneğin adı değişiyor ve Alman hukukuna göre kurulmuş bir dernek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan Türkiye’nin en eski siyasi partisinin adını alıyordu, ama üyelerin çoğu bu önemli gelişmenin pek farkında bile değildi.

“Ben tüzük işlerini iyi bilirim! Yani, bunun seminerlerini veriyorum. O bakımdan güvenin biraz!” diye Genel Kurul’a seslenen Kenan Kolat hızlıca devam ederek 12 dakika 20 saniyede tüm tüzüğü genel kurulda izah etmiş, Emir Akbulut’un Türkçe ve Almanca tüzük metinleri arasındaki “sabıka kaydı” ile ilgili farka dikkat çekmesi üzerine, “Sabıka kaydı meselesi sıkıntılı olduğu için çıkarttık onu, Almancasında çıkıyor. Haklısın, çünkü o zaman ‘Führungszeugnis’ getirmek gerekiyor, nedir bu yani, böyle bir şey olmaz! Orda kastedilen o!” açıklamasında bulunmuştur.

Genel Kurulu hukuka ve tüzüğe göre yönetmesi gereken Divan Heyetine bazen görevini hatırlatmak zorunda kalan, bazen de Divan görevini üstlenen dernek yönetim kurulu başkanı, tüzük değişikliğinin Alman dernekler hukukuna göre gerçekleştirilmediği iddiası ile Avukatları İbrahim Emre üzerinden Wedding Yerel Mahkemesi’ne başvuran dokuz dernek üyesi ile karşı karşıya gelir.

Yaklaşık 900 üyesi olduğu iddia edilen dernek ile 9 üyesinin mahkemede verdikleri hukuk mücadelesi iki sene sürer. Uzun uzun yazışmalar, sözlü duruşmalar, şahitlerin dinlenmesi ile devam eden yargılama sürecinde, Wedding Yerel Mahkemesi’nde bir de hakim değişikliği gerçekleşir. Yeni hakim, önceki hakime göre dosyayı çok daha titiz bir şekilde ele alır ve davayı sonuçlandırır. Yazdığı 17 sayfalık gerekçeli karar, “Ben tüzük işlerini iyi bilirim!” diyen dernek yöneticileri için bir hukuk dersi niteliğindedir.

Bu iki senelik dava sürecinde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi’nde ve yurt dışı örgütlenmesinin Berlin bölgesinde beklenmedik bazı değişiklikler olmuş, 10 senedir var olan kurumsal bağ 16 Ekim 2023 tarihinde kopmuş, dokuz davacıdan biri olan İmam Kaloğlu 11 gün sonra Berlin Temsilci Birlik Başkanlığı’na atanmış. Kendisine Berlin’de CHP’nin yeniden yapılanmasının örgütlenmesi ve koordine edilmesi görevi verilmiştir.

Tüzük değişikliğinin iptal edildiği ile ilgili Wedding Yerel Mahkemesi’nin 17 sayfalık gerekçeli kararı eline geçer geçmez Avukatı İbrahim Emre ile görüşen İmam Kaloğlu, dava arkadaşlarından başta Erdal Topbaş, Ruşen Budak, Yemliha Koç, Sevda Doğan ve Zekiye Koçak olmak üzere ulaşabildiklerini de yanına alıp avukatı ile beraber bir basın toplantısı düzenleyerek üyeleri ve kamuoyunu bilgilendirmek ister.

Basının yoğun ilgi göstermesi üzerine, avukat bürosunun toplantı salonu küçük gelince, hemen yakındaki bir lokantada yer bulunur.

İmam Kaloğlu, basın toplantısına katılan herkesi selamlayarak sözlerine başlar: “Sevgili Berlinli basın mensubu arkadaşlarımız, hoş geldiniz! Bugün burada bulunma sebebimiz, 17 Nisan 2022 tarihinde yapılan Cumhuriyet Halk Partisi CHP Berlin’in genel kurulunda yapmış olduğu tüzük usulsüzlüğüne karşı bizim açmış olduğumuz bir dava vardı, bu dava hemen hemen 2 sene sürdü. Bu davayla ilgili biz olumlu bir sonuç aldık. Bu da bizim için sevindirici bir olay oldu. Tabii ki bunun sevindirici bir tarafı da şu: İnsanların yapmış olduğu yanlışları, kişilerin kendi kişisel çıkarları için yapmış olduğu yanlışlara biz bazı arkadaşlarımızla buna izin vermedik, vermeyeceğiz ve vermemeye de devam edeceğiz. Bu nedenle biz, yapılan yanlışlara ilişkin mahkemeye gitme kararı aldık. Bu kararda dokuz arkadaşımızın imzası bulunuyor. Bu arkadaşlarımızın bazıları bu konuda böyle bir davanın olumlu sonuçlanmayacağını düşünerek bu dava esnasında bizim yanımızda olmadılar. Olmamaları sorun değil, bizim aldığımız sonuç, gerçekten olumlu ve sevindirici bir sonuç oldu! Bu, şunu gösteriyor. Birilerinin bir şeyleri çok iyi bilmesi demek, o şeyi çok iyi yapıyor anlamına gelmiyor! Niye gelmiyor? Çünkü buradaki olay şu: İnsanlar kendi çıkarları doğrultusunda bildiği şeyleri kullandığı zaman, bu sefer ne oluyor? Kötü şekilde kullandığı ortaya çıkıyor! Kötü şekilde kullandığını da fark eden insanlar, buna ses çıkarmıyor! Biz bunun tersini yaptık, ses çıkardık! Tepki gösterdik! Bu işin böyle olmayacağını söyledik ve de hukuksal yolun başlangıcını yaptık! Sonuçta, bugün burada yanımda bulunan Erdal Topbaş Başkan Yardımcımızla, sayın Ruşen Budak, sevgili Sevda Doğan, Zekiye Koçak Hanımefendi ve yönetimdeki diğer dostlarımızla biz bu işi başardık diyoruz! Birileri bazı şeyleri yaparken, herhalde herkesi farklı düşündüler, biz yaparız, kimse ses çıkarmaz, bu iş böyle gider, böyle biter diye düşündüler. Ama bu iş olmuyor, olmayacak da! Bu konuda ben çok fazla konuşmak istemiyorum. Çünkü bu işimizi hukuksal açıdan yürüten sayın avukatımız İbrahim Emre Beyefendi, bu konuda çok emek sarfetti. Ona da ayrıca teşekkür ediyoruz, sağolsun! Tabii burada Başkan Yardımcımız Erdal Bey’in bir şeyler söylemesi gerekiyor. Çünkü onun da çok büyük emekleri var bu konuda! Sözü Erdal Bey’e vermek istiyorum. Sonradan da hukuksal anlamda bilgileri, sayın avukatımız verecek. Teşekkür ediyorum tekrar, geldiğiniz için.”

CHP Berlin Genel Kurulu tüzük değişikliğinin iptali davasının sonuçlanmasında emeği geçen herkese teşekkür eden Kaloğlu, özellikle avukatlarına ve destek verenlere minnettarlığını dile getirir. Sonrasında sözü, davada büyük emekleri bulunan davacı Erdal Topbaş’a bırakır:

“Değerli basın mensupları, ben de hepinizi öncelikle saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Basın toplantısını aslında kıymetli avukatımızın bürosunda ve terasında organize etmiştik ama hava muhalefeti nedeniyle terastaki programımız iptal oldu! Sizden çok özür diliyoruz, elimizde olmayan bu nedenden dolayı! Sevgili Başkanım söyledi az evvel. Biz Cumhuriyet Halk Partisi’nin içerisinde yıllardır emek veren, çalışan eski arkadaşlarımız gibi mücadele eden, hiçbir şeyden ödün vermeyen, hakiki Cumhuriyet Halk Partili neferleriz. Şimdi burada bu mahkemeyi neden ısrarla ve inatla takip ettik? Yıllardır Berlin’de sosyal kurumlarda, sivil toplum kuruluşlarında, siyasi partilerde belli başlı kişilerin hegemonyasında yürüyen adeta bir hizipleşme, bir gruplaşma 300.000 nüfuslu Türkün yaşadığı Berlin’de, hiç kimseyi bu tür kurumların başına getirmeme, dışarıda tutma, her şeyin en iyisini biz biliriz, en güzelini biz yaparız havası içerisinde bulunan, çeşitli ilişkiler içerisinde bulunan bazı kişiler, şahıslara artık dur demenin zamanı geldi! Defalarca, iki defa yapılan genel kurulda, antidemokratik seçime sesimizi çıkarmadık, partimize boynumuz kıldan ince dedik, üyelerimize derdimizi anlattık. Ama son genel kurulda artık bir yere sığmadı, yani tuz kokmaya başladı!

Biz adaleti eğer istiyorsak, biz adaleti takip etmek istiyorsak, hukukun üstünlüğüne saygımız varsa, hak, hukuk, adalet deyip, yollara çıkabiliyorsak, kendi içimizde önce adaletli davranmalıyız, demokratik davranmalıyız! Demokratik teamüllere riayet etmeliyiz. Tuzun kokmasına müsaade etmemeliyiz! Yargıya intikal ettirdik, son genel kurulda, sayın avukatımız birazdan sizi bilgilendirecek. Ben haddim olmayan konuya girmeyeceğim, ama hukuk bizim davamızı haklı gördü. Tüzük üzerindeki manipülasyonu, bizim iddialarımızı, bizim üyelerimize sahip çıkmamızı doğru buldu! Biz üyelerimizin haklarını savunduk, arkadaşlar! Biz kendimiz için değil, kendi şahsımız için bir dava açmadık! Cumhuriyet Halk Partisi için, yaz, kış demeden yollara düşen, oy kullanan, etkinliklere katılan, her türlü fedakarlık yapan, kıymetli yurttaşlarımızın hakkını savunduk! Yarın biz de genel kurula gideceğiz. Demokratik bir şekilde gitmemiz lazım. Hukukun üstünlüğüne saygı göstermemiz lazım. Onun için bu manipülasyona, bu kötü gidişata artık dur diyoruz! Cumhuriyet Halk Partisi’ni Berlin’de ayağa kaldırmak için, hakiki siyasi bir örgütlenmeyi gerçekleştirmek için düğmeye bastık ve hukuk bize burada yeşil ışık yaktı! Şimdi sıra üyelerimizde! Kıymetli üyelerimize, siz değerli basın mensuplarının huzurunda sayın avukatımızın anlatacağı bilgiler ışığında, artık üyelerimize, buyurun gelin, evinize hoş geldiniz diyoruz.

Tüzük değişikliğinin iptal edilmesi kararının ayrıntılarını ve davalının nerelerde hata yaptığının hukuki değerlendirmesini 9 davacının Avukatı İbrahim Emre’den dinleyelim:

“En başta ben de hepinizi canı gönülden selamlıyorum! Alışık bir durum değil bizim için, böyle mahkeme sonrası basın toplantıları yapmak. Ama burada keyifli bir ortam var. Şimdi en başta belirtmem gereken bir konu var: O da bu davanın ilk derecesini sonlandırdık ve davayı kazandık diyebiliriz. Ama davanın gidişatının ne olacağı şu an net olmadığından biz sadece şimdiki aşamayı değerlendirebiliriz. Yani uzun lafın kısası, mesele şu: Davalı taraf, yani CHP Berlin Birliği’nin temyize gidip gitmeyeceği şu an açık, yani bir ay gibi bir itiraz süresi var, temyiz süresi var. Kanımca bu başvurunun çok verimli olmayacağını düşünüyor, detaylarına da inebiliriz ama bu siyasi karar gereği o yola gidip gitmeyeceğini de öngörmediğimi de belirtmek istiyorum. Hukuken bunun doğru bir adım olmayacağını düşünüyorum. Gereksiz yere bir konunun uzamasına yol açacağını düşünüyorum. Ama kararı bu konuda, biz değil, davalı tarafın vermesi gerek.

Kararın kendisine gelirsek, karar birçok konuyu tespit etti, tüzük değişikliği ile alakalı. En baştaki konu şuydu: Mahkeme, bizim de dediğimiz gibi, tüzük değişikliğinin bir asıl tüzük değişikliği olduğunu kabul etti. Yani burada yeter sayısı çok önemli bir mesele! Biliyorsunuz, üyeler olarak çok kapsamlı bir tüzük değişikliği öngörülmüştü. Bu tabii Türkiye’deki seçimlerle de alakalı bir mesele. Ama özellikle laikliğin, laikliğe vurgunun, tüzük çıkarılması vesaire, birçok üyenizi rahatsız etti. Biz de bunu davada dillendirdik. Mahkeme de bize hak verdi. Dedi ki bu tüzük değişikliği bir asıl tüzük değişikliği, bunu da yapabilmek için tüm üyelerin, sırf genel kurula katılan değil, tüm üyelerin dörtte üçünün buna onay vermesi şartı var! Bu şartı da yerine getirdiğini, yönetim ispatlamakla mükellefti davada ve bunu başaramadı! Bizim görüşümüz orada kabul gördü! Yani onların penceresinde bakarsak, belgeleyemediler. Burada birden fazla hata yapıldığı tespit edildi mahkeme tarafından. İlk büyük hata buydu, oylamanın kendisinin sisteminin yanlış olduğunu tespit etti mahkeme. Zaten bizim de dediğimiz oydu. Çünkü EVET oylarının sayılması yerine yönetim, daha doğrusu Divan, bir tek HAYIR oylarını saydı! Daha önce de, kaç kişinin seçime katıldığını tespit etmeden, HAYIR oylarını sayarak yeterlilik sayısını tespit etmeye çalıştı ve bunun hukuken yanlış olduğunu mahkeme, bizim de dediğimiz gibi, teyit etti! Mahkeme burada dedi ki en az bu oylamayı yapmadan önce, bir sayı tespiti yapılması gerekirdi. Oy hakkı olan kaç kişinin, genel kurulda kalıp oylamaya katılıp katılmadığın önce tespit edilmesi lazımdı! O zaman HAYIR oyları sayılırsa, ancak bir sonuca varılabilecekti ki bu yönteme Divan başvurmadı, son seçimde! İkinci mesele de buydu. Çok önemli meselelerden biri. Orada da birden fazla hatalar yapıldı. O da sonradan üyelere mektup yoluyla onay alma yoluna başvurdu yönetim. Orada da bunu yaparken, zaten bizim en baştaki iddialarımızdan biri buydu. Biz zaten üyelere düzgün şekilde hangi tüzüğün gönderildiğinden bile zaten bizim şüphemiz vardı. Çünkü gerçekten üyelere, genel kurula katılmayan üyelere, hangi tüzük gitti? Genel kurulda oylanan tüzük müydü? Daha önceki taslak mıydı? Bu bile muğlak kalmıştı. Biz de en azından bu muğlaklığı giderme açısından orada bu itirazımızı sunduk ki orada yönetimin yapması gereken bunun bir hata olmadığını ispatlamaktı ama o konuda hiç bir cevap alamadık yönetimden.

Ama mahkeme orada birden fazla hata tespit etti zaten. Çünkü yönetimin kendisi, biz artık ilk oylama, yani genel kurulda yapılan oylamadan sonra mektup yoluyla bu oylamaya devam ettirmek isteme arzusunu kendi keyfiyetine bağlamıştı. Mahkeme de dedi ki böyle bir imkan yok! Eğer siz, bu oylamanın devamını düzgün bir şekilde yapmak istiyorsanız, önce genel kuruldan bir onay almanız lazımdı. Yani genel kurulda bir güzergah tespit edilmesi lazımdı. Üyelere denilmesi lazımdı ki yeterlilik sayısı tamamlanmadığınızdan şu şu şekilde bu oylama devam edecek! Ki öyle bir bildiri genel kurulda yapılmadı! Onunla beraber büyük bir hata buydu. Yönetim kendisi dedi, biz artık inisiyatifi elimize alıyoruz, yani mektupları gönderiyoruz, gelen cevapları sayıyoruz vesaire. Bu da büyük bir hataydı! Çünkü o yöntemin de genel kurulda yine belirlemesi lazımdı. Orada da divana benzer bir kurulun seçilmesi gerekirdi, örneğin Seçim Kurulu gibi. Bu kurul da mektup yoluyla yapılan sonraki oylamanın devamını takip etme ve her şeyin usulüne uygun yapmasıyla görevlendirilmesi gerekiyordu. Ama bunu yönetim yapmadı. Yönetim, o inisiyatifi kendinde gördü ve dedi ki biz karar veriyoruz kendi aramızda, bu şekilde devam edeceğiz! Bu da hukuken yanlış bir yöntemdi! Mahkeme de bunun altını tekrar tekrar çizdi. Yani daha daha farklı konular da söz konusu oldu. Uzun lafın kısası, burada bu nedenlerden dolayı, bu yapılan hataları ileride de temyiz yoluna gidilirse, bu dava takip edilmeye çalışılırsa, bu yapılan hatalar artık ortadan kalkmayacağı, yani aksi ispatlanmayacağından dolayı burada temyizin kimseye bir hayrı olmayacağını düşünüyorum. CHP’nin burada bu konuda zaman kaybetmesinin ve bir muğlaklıkta kalmasının kimseye faydası olacağını düşünmüyorum. Ben avukat olarak tabii ki eğer temyize gidilirse, davayı takip ederim. Yüksek Mahkemede de kazanacağımızdan zerre kadar şüphem yok açıkçası. Ama mahkemenin kararı çok detaylı. Çünkü gerçekten hakime hanım, çok detaylı bir karar verdi. 17 sayfalık bir karar. Bu da Yerel Mahkemelerde pek alışık olduğumuz bir durum değil. Zaten bunun standart dışı bir dava olduğunu da mahkemenin kendisi için de standart dışı bir dava olduğunu bize kendi diliyle Hakime Hanım bildirdi. Umarım bu şekilde sonlanır bu ve artık birlik içinde gereken adımlar atılır. Bu tüzük değişikliği kesinlikle ve kesinlikle geçerli değil! Son geçerli tüzük değişikliği 2018’de yapılmış, o tüzük yürürlükte. Onunla beraber derneğin isim değişikliği de tabii geçerli değil! CHP Berlin kuruluşunun adı hala ‘CHP Berlin Birliği’, Almanca ismini de söyleyeyim ‘CHP Bund in Berlin e.V.’ bu isimle faaliyet gösterebilir, ‘Cumhuriyet Halk Partisi Derneği’ diye değil!”

Davacı Ruşen Budak, kayyum tartışmalarına açıklık getirerek siyasetin temelinde adalet ve halk iradesi olduğunu vurgular: “Şu kayyum olayı ile ilgili hemen bir iki cümle edeyim. Kayyum çok ayıp bir şey gibi algılanıyor ve böyle kullanılıyor. Bu olağanüstü şaşırtıyor beni. Yani bizim medyamızda böyle. Şimdi bizim iktidarın yaptığı gibi seçilmiş bir belediyeyi görevden alıp onun yerine kayyum atıyorsanız, bu zorbalıktır! Başka bir şey değil! Bir partinin işleyişinde, bir şirkette, diğer herhangi bir kurumda, neden kayyum atanır? Eğer orayı yönetenler bir usulsüzlük, bir yolsuzluk, bir o kurumun varlığını dinamitleyen eylemlerde bulunuyorlar ise, o yönetim görevden alınır, onların yerine de oradaki bozulmuşluğu toparlayıp düzelmek için, işte kongreye götürecek bir heyet atanır. O heyet kimlerden atanır? O yapının güvendiği, bu olayı satmaz diyeceği, evet bu insanlar bu kurumu layıkıyla hak eden insanlardır. Dolayısıyla bu arkadaşlarımızı görevlendiriyoruz der. Yani güvenilmez olandan alınır o görev, güvenilir olanlara verilir! O güvenilir olan insanları, siz niye atandınız diye suçlamak, müthiş bir cehalettir öncelikle! Kayyum deyip çıkmak, kestirmecilik bu! Bu siyasete gönül veren, siyasete üzerine yorum yapan insanların düşmemesi gereken bir ayıptır, utançtır bence! Kayyum olabilir. Ben kayyum olarak görev yaptım. Benim siyaset mücadele tarihimin onur sayfalarından biridir. Evet, bir yerde, büyük yanlışlar yapılan bir yerde, parti içinde, bana o dönemin yöneticileri, genel merkezi,bana bir görev verdi. Tehlikeli bir alandı. Orada mafyalar işin içine girmişti. Bin bir türlü yolsuzluk, düzensizlik vardı. Orada güvenilir insan olarak görüp benim müracaatım değil onlar beni çağırarak bu görevi verdiler. Ben de o görevi alnımın hakkıyla yerine getirdim, anahtarımı da götürdüm partime teslim ettim. Şimdi bakın, örtecek bir ayıbınız varsa, tartışmanın özünü değiştirmeniz gerekir! Yapılan budur! Yanlışları üzerine görevden alınan kendi üyelerine bilgi vermemiş, senelerdir süren çalışmayla ilgili hiçbir üyesini aydınlatmamış, o insanları aptal, hepimizi, o insanlar derken, hepimizi aptal yerine koymuş, yani bütün bu ayrıntılarla ilgilenmeyen, çünkü birçok insan Cumhuriyet Halk Partisi’ne gelirken burayı Baba Ocağı olarak görüyor, ya da bu ülkenin kurtuluşu için bir umut olarak görüp geliyor. Kendini orayı yönetenlerin ahlakına, namusuna teslim ediyor. Her şeyi bütün ayrıntılarıyla araştırmaz ki herkes, günlük hayat telaşı içinde insanların bin bir tane derdi var. Herkes siyasete aynı oranda zaman, para, imkan ayıramaz. Bunu ayırabilen insanların içinden en ahlaklı olanını, gerçekten halk için nabzı atanlarını, yani kendini adanmış hisseden insanları bulup, o makamlara seçmek de bu topluluğun genel görevidir. Burada olan, yaşadığımız olay budur! Bakın, biz siyaset yapalım, mesela genel Türkiye için de, onların hırsızı gitsin bizim hırsızlarmız gelsin diye, biz iktidar olmak istiyorsak, Allah bizim de belamızı versin. Biz hiçbir partide, kim iktidar olursa olsun, o ülkede hırsızlığın yapılamadığı bir düzenin, bir sistemin mücadelesini veriyoruz. Bizim kavgamız budur! Parti önceliğimiz, birinci önceliğimiz değil! Bizim birinci önceliğimiz, vatandır, halkımızdır! Bu temelde siyaset yapan insanlarla partiyi ayağa kaldırıp yol yürümek istiyoruz, hepsi budur.”

9 davacı arasında olmamakla beraber duruşmaları devamlı takip eden ve Berlin’deki CHP’nin yeni yol haritasını belirleyen temel değerlerin altını bir kez daha çizen Yemliha Koç konuya şöyle yaklaşır: Bu arkadaşlar, CHP ile kurumsal bağ kesildikten sonra göreve geldiler! Bu altı aylık çalışmaya dikkat edin, çok nitelikli, içeriği çok dolu, duruşu sabit bir çalışma yaptılar! Karşı taraf sürekli bizi tahrik etmeye başladı. Yani bir yana çekip, bir şeylerini yakalayabilir miyiz, bunları kişisel bir şeye sokabilir miyiz diye. Biz bir parti çalışması yapıyoruz, arkadaşlar. CHP hiçbir kimsenin yeri değildir! Bu bir partidir! Koskoca CHP’dir! CHP kimi isterse atar, kimi isterse yetkiyi verir! Kimden isterse yetkiyi alır! Sen kalırsın! Almanya’dasın, Türkiye’de değil! Burada dernekler Yasası’na göre dernek kalırsın! Onurlu bir kişiysen, oradan levhayı indirmen lazım! Görevden almış seni! Yazı burada! Eğer onurlu bir duruşun, siyasi bir duruşun, kişilikli bir yapın varsa, onu alırsın, o yazıyı indirirsin aşağıya! Daha koşarak, yok biz sürüneceğiz, yerde yatacağız, bunu yapacağız… Bazı arkadaşlar da ona teşne oluyorlar! Bugün, nasıl yayınlandıysa, orada bir resim yayımlandı ve resminin altındaki cümle çok muallak: Biz daha sürüneceğiz yerde, diyor! O anlamı çıkarttım! Biz daha böyle yalayacağız yerde… Ya neyi yapmaya çalışıyorsunuz? Gittiniz! Ben bugün en az dört kere parti merkeziyle görüşme yaptım, dört kere görüşme yaptım ve bu çıkan haber, her adım partiye burada darbe vuruyor! Bizim üyelerimiz şeffaf, şu anda kaç kişi üye yaptık? Üye listlerimizi anında veririm, nasıl bir çalışma yaptığımızı… Ve yeni üyeler kazandık! Oradaki listeler bizde! Normal bir parti isek, o listelerin bizde olması çok normal! Merkeze ne liste verdiyseniz, parti buraya da vermek zorundadır. Parti çalışmasında bu vardır. Yani bir hiyerarşi vardır. Bu arkadaşlar onu da tanımıyorlar! Biz her şeyden üstünüz… Buradan arkadaşların bazısı gitti aday oldu orada milletvekilliği falan. Eğer seçilseler de bir boşluk olsa, ben Başkan olacağım derlerdi ya da Cumhurbaşkanı ben olacağım diye çıkarlardı. Bu tıynette insanlar bunlar. Bu basından arkadaşlar daha hala bunu görmüyorlar! Bu tavrı görmüyorlar! Şurada bir haksızlık yapılmış, bir kural hatası yapmış. Biz kendimizi nasıl toparlayacağız, ne zaman kendimizi bir hizaya sokacağız şu sivil toplum çalışmasını ve dernekler çalışmasını nasıl bir düzeye oturtulacak? Sırf onlarla mı kurulu bu dernek yapısı? XX insanla mı yürüyor? XX insan mı bu şehirde temsil ediyor herkesi? O kadar gönüllü insanlar var ki sokakta. O kadar güzel çalışmalar yapıyorlar ki burada sivil toplum çalışmaları yapıyorlar, onlar kişisel beklentisi olan insanlar değil! Hiç bir şey beklemeden yürüyorlar. Evet, her şeyde yürüyorlardı. Van için bir görsün, ani bir karar vardı, seçim hatası yaptılar Peki o onurlu duruşta niye orada yoklardı? Bir örnek veriyorum. Niye orada yoklardı? Orada başka bir şey bekliyor. Eğer sen siyasi bir duruş duruyorsan, her yerde olman lazım! Her yerde duruşunu çizmen lazım. Siyasi duruşun bu olması lazımdı. İki tane 50 kişi resim çekip, onu postala… Ben şöyle kitlesel bir katırım da görmedim! Olmadı 10 kere Hatun Sürücü’yü andık! Arkadaşlar, açıkça söylüyorum, ben her gittiğimde, ilk kez söylüyorum, mezarını temizleyen insanlardan birisi benim, ilk kez kullanıyorum bu sözü. Bunu o mezara hep gidip, tüm aileme bu mezara sahip çıkın dedim! Bu mezara sahip çıkın dedim, ama şovunu yapmadım! Şovunu yapmadım! Hiçbir şeyin şovuna gerek yok! Biz doğru bir çalışma yapıyoruz! Bugün 4 kere konuştum Parti Genel Merkezi ile. Dört kere görüştüm, yani hepsi telefonumda belgeli! Ne yapmak istiyor? Güzel sordu Hüseyin arkadaş, o soruyu? Onurlu duruşun varsa arkadaş, çekil ya! Biz sana kapıyı kapamıyoruz. Gel aday ol! Üye ol! Üye olursan adaylığın açılıyor senin. Hiçbir şey demiyoruz! O değil de, tabii Almanya’da bir şey var, sen dernekler yasasını arkana almışsın, ona göre asıyorsun o CHP levhasını. Onu indirmen lazım! Bir Sosyal Demokrat dernek olarak kalabilirsin. Berlin’de başka Sosyal Demokrat dernekler de var. Halkçı Devrimci Birliği var, Sosyal Demokratlar Birliği var, yani başka kuruluşlar var. Sen de Sosyal Demokratlar Birliği yaparsın. Kalan üye arkadaşlar kalır, diğerlerine açıklama yaparsın: Bizim CHP ile kurumsal bağımız kesildi dersin! Onurlu duruş budur! Etik duruş da budur! Ben hep takip ettim mahkemeyi, isteselerdi başka suçlamalar yapabilirlerdi! Avukat arkadaş da, İbrahim Bey de çok iyi biliyor, isteselerdi başka suçlamalar yaparlardı. Alt mahkeme kararı vardı, onu bile geri çektiler, yani zarar vermemek için partiye. Ama arkadaşlar hala partiye zarar veriyorlar!

Basın toplantısına katılmamakla birlikte görüşüne başvurmak üzere ulaşabildiğimiz dokuz davacıdan biri olan Hülya Yazıcı düşüncelerini şöyle yazdı: “İki yıl önce Genel Kurul öncesi üyelere gönderilen, Dernekler Masası’na sunulan ve Genel Kurul sırasında okunan tüzüklerin farklılıklar içerdiğini fark ettik. Ayrıca Genel Kurul’da bunu yazılı ve sözlü de dile getirdik, itiraz ettik. Bu itirazlar, ne yazık ki Divan tarafından ciddiye alınmadığı gibi yazılı itirazların Divan tutanaklarına sokulmadığını da üzülerek fark ettik. Genel Kurul’un yapılma şekli ve adaylık süreçlerinin sağlıklı oluşturulmaması da, benim ve birçok üyenin oy kullanmaması ya da aday olacakların, adaylıktan vazgeçmelerine neden oldu. Dolayısı ile demokratik usule uygun bir seçim ve tüzük oylaması olmadığı gerekçesiyle, ben kendim ve haksızlığa onay vermeyen üyeler adına avukatımla konuşarak hukuk yolunda hak arayışına girmeye karar verdim. Üye arkadaşlarım da onay verince, avukatım bizim adımıza davayı üstlendi ve bugün tam iki yıl sonra beklediğimiz sonuç alındı. Bu karar, demokratik usulü ve sosyal demokrasiyi ilke edinmiş birliğimizde, bundan sonra yapılabilecek haksız uygulamaların da umarım önünü kesecektir. Davanın bu kadar uzun sürmesine, aynı Genel Kurul ile alakalı, ancak farklı konularda bazı üyelerin de dava açmalarının neden olduğunu tahmin ediyorum.”

Kendisine İspanya’da tatilde ulaştığımız CHP Berlin örgütlenmesinin çalışkan öncülerinden davacı Veli Tatar da görüşlerini şöyle kaleme alır: “16 Nisan 2022 günü Bülent Tezcan ile buluştuk, Kenan Kolat’ın sunacağı tüzügün doğru olmadığını söyledik. Sayın Tezcan, Ben bu genel kurulu yapmaya geldim deyip bizi dinlemedi.
Biz, eski ve yeni tüzük ile ilgili çalışmalar yapmıştık. Hülya yazıcı, İmam Kaloğlu, Ruşen Budak ve ben defalarca oturup konuştuk. Usulsüz oldugunu söyledik. Buna bağlı olarak, 17 Nisan 2022 günü yapılan genel kurulu protesto edip, tüzük oylamasına ve seçimlere katılmadık.
Daha sonra yapılan usulsüzlüğü mahkemeye taşıyanlardan birisi de benim. Dava uzun sürdü, mahkeme davacıları haklı buldu. Bu durum aslında, hiçbirimizin istedigi bir şey değildi. Ama Kenan Kolat, herşeyi çok iyi bildiginden, bu konuda da kendisine güveniyordu. Bu defa öyle olmadı ve kaybetti.
Diyorum ki, bu dava bizim için bir ders alma davası olsun. Berlin, bir an önce genel kurulunu yapsın ve bir an önce yeni yönetim kurulunu ve Federasyon delegelerini belirlesin. Bu davayı da gündemden çıkaralım derim. Herkese saygılarımı sunarım.”

Öte yandan 16 Ekim 2023 tarihinden bu yana 6 aydan fazla bir zamandır Cumhuriyet Halk Partisi ile kurumsal bağı kalmamış olmasına rağmen ısrarla hukuka aykırı bir şekilde “CHP Berlin Birliği” adını ve “CHP logosunu” kullanmaya devam eden dernekten aşağıdaki basın açıklaması elimize ulaşmış olup tarafsız yayıncılık anlayışı çerçevesinde, olduğu gibi hatalarıyla aşağıya ekliyoruz:

“17.04.2022 tarihinde yapılan CHP Berlin Genel Kuruluna katılım sağlayan 202 üyemizin 201’i tarafından kabul edilen, CHP Genel Merkezimizin öncülük ettiği tüzük değişikliği mahkeme kararıyla iptal edilmiştir. Gerekçe olarak da yapılan tüzük değişikliğinin derneğin amaçlarını değiştirdiği ve oy hakkına sahip olan 429 üyenin %75‘inin desteğiyle değişmesi gerektiği belirtilmiştir.

Mahkemeye yapılan itiraz sonucunda alınan karar gereğince gerçekleşen tüzük değişikliğinin ilgili mahkeme tarafından iptal edilmesi CHP Berlin Birliğinin hukuksal yapısında herhangi bir değişiklik içermemektedir. Yapılmış olan Genel Kurulda alınan diğer kararlar, Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulları seçimleri geçerlidir.

Mahkemenin kararına karşı üst mahkemeye gitme olanağı bulunmakta olup, konu CHP Berlin Birliği kurullarında değerlendirilecektir.

Bundan bağımsız olarak, yapılacak Genel Kurulda tüzüğün değiştirilmesi söz konusu olabilecek, mahkemenin uygun bulmadığı karar alma mekanizması dikkate alınarak, tüzükte öngörüldüğü şekilde gerekli değişikliğin yapılabileceği söz konusu olabilecektir.

Mahkemenin iptal ettiği tüzük değişikliğinin yapıldığı tarihin bundan 2 yıl öncesine ait olduğu gerçeği görülecek olursa, bu konunun CHP Berlin Birliğinin Genel Merkez ile varolan sorunlarıyla hiçbir ilgisi ve bağlantısı bulunmamaktadır.

CHP Berlin Birliği bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da çalışmalarını sürdürecek, Genel Merkez ile varolan sorunların çözülmesi yolunda kararlı adımlarını atmaya devam edecektir. Bu bağlamda üyelein imzalarıyla yoğun bir destek verdiği de belirtilmelidir.”

Cumhuriyet Halk Partisi’nin Berlin’deki örgütlenmesi ile ilgili gelişmeler önümüzdeki dönemde de kafa karıştırmaya devam edecek gibi gözüküyor. Bu dava iki sene önce başlayıp bu hafta kararı açıklanan bir dava olup genel kurulda yapılan tüzük değişikliğinin kabul edilmediğinin Wedding Yerel Mahkemesi tarafından saptanması ile ilgiliydi. 27 Ekim 2023 tarihinde Genel Merkez tarafından atanan CHP Berlin Temsilci Birlik Başkanlığı ve Başkanlık öncülüğünde kurulan CHP Landesverband der Sozialdemokraten Berlin e.V. isimli dernek ile doğrudan bir ilgisi yok bu davanın. “CHP Berlin Birliği” ismini kullanmakta ısrarla devam eden derneğin dokuz üyesinin açtığı bir dava. 17 Nisan 2022 tarihli genel kurulda seçilen üyeler, yönetim kurulu olarak görevlerine devam edebilecekler. Sadece uygulayacakları tüzük 2018 senesinde kabul edilen tüzük olacak, yeni tüzük değişiklikleri geçerli değil! Tüzük değişikliği kabul edilmediği için Cumhuriyet Halk Partisi Derneği adını da kullanamayacaklar! Charlottenburg Yerel Mahkemesi kararın kesinleşmesinden önce de iki senedir bekleyen yönetim kurulu üyelerinin tescilini yapacaktır. 04.03.2018 tarihli eski tüzük yeniden geçerli olduğu için iptal edilen tüzüğe göre seçilen iki başkan yardımcısından birine yönetim kurulu yeni bir görev vermek zorunda kalacaktır. CHP Landesverband der Sozialdemokraten Berlin e.V. önümüzdeki günlerde yani 5 Mayıs 2024 Pazar günü 1. Olağanüstü Genel Kurulunu yapacak, hem Almanya çatı örgütü CHP Bundesverband der Sozialdemokraten in Deutschland e.V. isimli derneğe Berlin’i temsilen üye olmak için başvuracak, hem de bu çatı örgütünün 12 Mayıs 2024 Pazar günü yapılması planlanan genel kurulunda Berlin’i temsil edecek en az 3 delegesini seçecek.
Gelişmeleri sizler için yakından takip edip en doğru haberleri buradan vermeye devam edeceğiz…
9 üyenin 900 üyeli derneğe karşı kazandığı hukuk zaferinin ayrıntılarıyla açıklandığı basın toplantısını canlı yayın tadında izlemek isterseniz aşağıdaki YouTube linkine tıklayabilirsiniz:

(c) Fotoğraflar: Hüseyin İşlek, Mustafa Ekşi ve AYPA.TV
(c) Video: AYPA.TV

2 Comments

  1. Boş fıçılar yuvarlanırken çok gürültü çıkarır. Fransız Atasözü
    CHP Berlin Birliğinin 10 senedir yürürlükte olan tüzüğü, CHP Genel Merkezinin isteği ve kendilerinin mutabık olduğu tüzüktür söz konusu Tüzük. Malazgirt meydan muharebesini kazanmış bir komutanlar edasıyla avukat bürosunda anlatılan tüzük hakim hanımın tüzüğün amaçlarında büyük değişiklik gördüğünü ve bununda daha fazla üyenin onayı ile değişmesi yönündeki kararı ile geçersiz sayılmıştır. Yani CHP Genel Merkezinin istediği tüzük, biz CHP yi temsil ediyoruz diyen ama hala kendilerinin bile inanmadığı temsilciler tarafından dava edildi. Kurulduklarından beri biz temsilciyiz başkası temsil edemezden başka bir icraatları olmadığından başarı gördükleri tüzük iptalini şov yaparak anlatıyorlar. Allah akıl ve mantık versin diyeceğimde sonradan sokma akıl 3 gün zor duruyor içerde.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*