Alman futbolunun son yıllarda yetiştirdiği en yetenekli isim Fenerbahçe’ye transfer oldu.
Münir Bağrıaçık
Alman futbolunun son yıllarda yetiştirdiği en yetenekli isim Mesut Özil Fenerbahçe’ye transfer oldu. Belki de Alman futbolunun değil, Avrupa, hatta bir dünya yıldızı artık Fenerbahçe’de.. Hem Fenerbahçe, hem başkan Ali Koç için hem de Mesut Özil için bir rüya, belki de bir hayal artık gerçek oldu. Doğuştan Fenerbahçeli olan bir futbol dünyasının gerçek bir yıldızı olan Mesut Özil artık çocukluğunda giydiği Sarı-Lacivert formayı terletmeye hazırlanıyor.
Küçüklüğünde beğenilmediği için Galatasaray ve Beşiktaş’ın kapısından dönen Mesut Özil 1988 yılında Gelsenkirschen’de doğan Zonguldak’lı göçmen bir ailenin 3 çocuğunun en küçüğüydü. Wikipedia kaynaklarına göre büyüdüğü mahallenin “Maymun Kafesi” olarak belirtilen sahasında başlayan futbol tutkusu babasının da desteğiyle onu önce bölgenin köklü takımı Rott Weis Essen alt yapısına taşıdı. Ardından Schalke 04 alt yapısı tarafından keşfedildi. O dönemde Schalke 04 başkanlığını yapan ve Galatasaray ile iyi ilişkileri Gerhard Rehberg, Mesut Özil’i, yakın dostu olan dönemin Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’e götürdü. O sırada Galatasaray’ın başkanlık koltuğunda Özhan Canaydın bulunuyordu. Karşısına getirilen Mesut Özil için dönemin yöneticileri “Bu çocuk çok cılız. Solucan gibi. Bundan futbolcu olmaz. Denemeye bile gerek yok” diyordu. Ardından Beşiktaş’ın kapısı çalınıyordu. Ama onlar da “Futbolcu tipi yok” diyerek yüzüne bile bakmıyordu. Yaşanan hayal kırıklıkları Fenerbahçe yoluna düşmeyi engelliyor ve Almanya’ya geri dönüyordu. Başkan Gerhard Rehberg de durma içerlemek yerine ona Schalke 04 profesyonel formasını teslim ediyordu..
Kötü bir kopyası bile yok
Şimdi gelelim benim bilgi ve kaynaklarıma.. Zamanın Real Madrid Teknik Direktörü Jose Morinho onun dünya kupasındaki asist krallığı sırasında sergilediği futbolu çok beğenmiş ve onu takımında görmek istemişti. Birçok futbol uleması onun başarılı olamayacağını düşünüp 18 milyon Euro’nun boşa gittiğini düşünüyordu. Ama Mesut, 3 sezonda bir La Liga şampiyonluğu kazandı. Real Madrid’de oynadığı, 105 maçta 19 gol 54 asist yaptı. Bu sürede yani 3 yılda üst üste asist krallığına ulaştı. O zaman Morinho “ Mesut Özil gibi futbolcuları antrenörler yetiştirmezler. Onlar futbolcu olarak doğarlar” diyordu. Bunu gören Arsen Wenger 50 milyon Euro para sayıp Mesut Özil’i Arsenal’e kazandırdı. Yıllar sonra İngiltere’nin yolunu tuttuğu zaman aynı Morinho, onun futbol aklına, zekasına, tekniğine, çabukluğuna ve dahi sol ayağının sihirli zarafetine uygun konuşup “Mesut Özil’in, günümüz futbolunda kötü bir kopyası bile yok” diyordu.
Kazanınca Alman, kaybedince göçmen oluyorsun
2018 yılı mayıs ayında Londra ziyaretinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çektirilen fotoğraf tepkilere hatta ırkçı saldırılara maruz kaldı. Bazı çevreleri rahatsız etti. Tepkiler sonucu 92 kez milli formayı giydiği milli takımı 2019 da bıraktı. Oysa Teknik patron Löw’ün dediği gibi Saygı duyulacak, güvenilir birisi .. O zaman da 2009 dan beri başardıklarımın unutulduğunu ve artık bu takımda istenmediğimi hissediyorum” derken, kendisine ait “Alman gibi düşünüyor, Türk gibi hissediyorum” sözünü doğruluyordu. O dönem şöyle devam ediyordu; “Bencil davrandılar ve beni politik propagandaya alet ettiler. Kazandığımızda Alman, kaybettiğimizde ise göçmen oldum.. Türklüğüme saygı göstermemeleri bardağı taşıran son damla oldu” diyordu.
Oysa kendisine karşı tepkiler yeni değildi. Almanlığı kan bağında aramasına rağmen bu ülkede vergi kaçakçılığından mahkum olup iki yıl kadar hapis yatmış bir futbol aklının başını çektiği bir grup Mesut için pusuda bekliyordu. Onlara göre “Mesut Özil, milli maçlarda neden Alman ulusal Marşını söylemiyordu.” Oysa o takımın içinde Kedira, Podolski, Klose de söylemiyordu. Ama günah keçisi Türk kökenli olduğu için Mesut Özil oluyordu. Mesut Özil de Türk Milli Takımını 3-0 yendikleri maç öncesinde olduğu gibi “Başımı öne eğip, başarılı olmak için dua ediyorum. Bu da aynı şey” diyordu.
Mesut Özil’in belki de futbol hayatının en önemli mihenk taşlarından birisi Joachim Löw’dü. Löw, Fatih Terim’in onca çabasına rağmen kazanan taraftı. Ona gözü kapalı Alman Milli takımı forması giydiren Joachim Löw’ün en sevdiği, saygı duyduğu futbolcuydu. Takımı da ona göre dizayn etti. Löw’ün güven duyduğu yegane futbolcuydu. 2010 yılı dünya şampiyonasında Alman milli takım formasıyla asist kıralı oldu. 2014 yılında Brezilya’da el ele verip Dünya şampiyonluğuna ulaşıyordu. Ardından Avrupa şampiyonasında yarı finalde Fransa’ya 2-0 yenilip elenince tartışmalar başlamıştı. Evet Erdoğan ile çektirilen fotoğraf iki taraf için bardağı taşıran son damla oldu. Ama onunda gücü yetmiyordu. Çaresiz kamuoyu baskısına boyun eğiyordu. Ardından da Mesut Özil’in yerine yeni arayışlara giriyordu.
Gelelim Arsenal macerasına
Dünyanın en önemli futbol teorisyenlerinden birisi Fransız Arsène Wengerdir. Kendisi ile kısa da olsa 2006 dünya kupasında kısa bir sohbetim olmuş, orada, bu uzun boylu zayıf ama Fransız inceliğine sahip Wenger’in bu düşüncelerine tanık olmuştum. Morinho’nun dediği gibi kötü bir kopyası olmayan adamı, bu sihirli sol ayağı ve futbol zekasını çok istemiş ve takımı da tıpkı Löw gibi Mesut’un çevresine dizayn etmişti. Tahtaya önce onun ismi yazılıyordu. Sonra diğerleri geliyordu. Her şey 2018 yılanda Wenger’in takımın başından ayrılmasına kadar iyi gidiyordu. Yerine Mikel Amatriain Arteta gelince işler karışmaya başlıyordu. Mesut Özil bu arada futbol dünyasında sosyal sorumluluk projelerinin baş aktörlerinden birisi oldu. Filistinli çocuklar, Türkiye’de çocuklar yararına etkinliklerin ana figürü oydu. Bir gün sosyal medyadan Uygur Türklerine destek mesajı Çin’de olay oldu. Bu mesaj Çin’in tepkisine yol açtı. Tüm arama motorlarında ismi silindi. Hatta bir süre Prömier lig maçlarını yayınlayan Çin Arsenal’in maçlarını televizyondan vermemeye başladı. İşte bu da Arsenal’in maddi kaybı anlamına geliyordu. Yönetim de Arteta ile ortak karar aldı ve geçtiğimiz yıl Mart ayından sonra Mesut Özil’i kadro dışı bıraktı. Sadece takımla çalışmasına izin veriliyor ve satıp para kazanmak istiyordu.
Sadakat bonusunu bie istemedi
Evet Mesut Özil gibi bir sihirli ayak için bile yol göründü. İki yıl önce başkan olan Ali Koç, Fenerbahçe için bir yardım kampanyası başlattı. O zaman İyi bir Fenerbahçeli olan eski dostum, Acun Ilıcalı kendi televizyon kanalında bu kampanyaya destek oldu. O zaman “Benim bildiğim Ali Koç, iyi bir Fenerbahçeli olan Mesut Özil’i Fenerbahçe forması giydirir diyordu. Bu lafa herkes belki de gülü geçti. Başkan Ali Koç bile bu bir hayal yada rüya diyordu. Çünkü Türkiye’nin en güçlü holdinginin patronu olsa da Fenerbahçe başkanı olarak İngiltere’de en çok kazanan futbolcu olan Mesut’un yıllık ücretini ödeyemeyeceğini düşünüyordu. Ama aradan geçen süre içinde yollar bir şekilde kesişti. Biraz Fenerbahçe fedakarlık yaptı. Sponsor desteği de aldı. Sıra Mesut’a gelmişti. Doğuştan Fenerbahçeli olan Mesut Özil “Benim için de bir hayal ve rüya” dediği noktada biraz da o fedakarlık ediyordu. Öyle ki Arsenal’den alacağı 8 milyon Euro için pazarlık sonucu ne aldı bilinmez. Ama bu sezon sonunda Arsenalde en uzun süre formaya giyenlere verilen “Sadakat bonusu” ki en az birkaç milyon Euroluk parada vaz geçiyordu. İşte bu noktada Fenerbahçe devreye girdi. Ardından da Ali Koç’un özel uçağında eşi 2014 Türkiye güzeli Amine Gülşe Özil ve mink yavrusuyla İstanbul’un yolunu tutuyordu. İşte bu noktada sosyal medyada bir rekor kırılıyor ve tüm dünya Mesut Özil’in hayal yada rüya olarak görülen transferini konuşuyordu.
Bundan sonra ne olur
Evet bir futbol sihirbazı. Almanya’nın alt yapısından yetişen bir dünya markası artık Sivas’ta, Erzurum’da, İzmir’de, Hatay’da görülecek. Benim 38 yıllık spor yazarlığı geçmişimde çıplak gözle izlediğim ve Türkiye’nin yolunu tutan üç büyük isim, Hagi, Alex ve Roberto Carlos kadar marka bir isim artık Fenerbahçe’de. Bunlar içinde en kariyerlisi hiç kuşku yok ki Carlos. Ama Mesut hem Hagi, hem de Alex’ten daha kariyerli. Ancak bu iki ismin yaptıklarını geçer mi bilinmez. Ama Mesut’un kariyerinde Dünya Şampiyonluğu, La Liga Şampiyonluğu’nun yanı sıra 2011 den 2016’ya kadar 6 yılda beş Almanya’da yılın futbolcusu unvanı var. Diğer yandan bir sezon Bundesliga’nın, üç yıl da La Liga’nın asist krallığı futbol tarihine yazıldı bile. Öyle ki profesyonel maçlarda oynadığı 506 maçta, 92 gol kaydederken, 207 asitle gole katkıda bulunmuş bir futbolcu. Ayrıca Başkan Ali Koç’un dediği gibi “Onlar elin, Mesut evin oğludur.” Sadece bir futbol sihirbazı, bir büyük yetenek olduğu için değil, hayata bakışı, sosyal hayatı, mütevazı kişiliğini eylem ve söylemlerine taşıyan bir isimdir Mesut Özil. Benim yılardır, “Futbolun sadece futbol olmadığı” sözümü doğrulayan bir marka, artık İstanbul’da. O da bu konuda “ Benim için de bir rüya ve ya hayal gerçek oldu. Benim bu transferimde çaba sarf eden herkese ve taraftarlara teşekkürlerimi inşallah sahada sunabilirim” diyor.
İşte böyle. Mesut Özil artık Fenerbahçe’de…
Fotoğraflar: Münir Bağrıaçık ve Fenerbahçe Spor Kulübü
İlk yorum yapan olun