Cengiz Gömüsay’dan KariCartoons Sergisi

Gömüsay’dan ‘22 Yıllık Türkiye, 55 Yıllık Almanya – KariCartoons by Cengiz Gömüsay’ sergisi

Berlinlilerin yakından tanıdığı emekli meslek öğretmeni ve danışmanı, yazar, şair, bağlama sanatçısı, karikatürist (kendi deyimiyle KariKartonist) Cengiz Gömüsay 4. Kişisel Sergisi’ni (arada bir de müşterek sergi var, onunla beşinci oluyor sergi sayısı) 27 Ocak 2023 Cuma akşamı Charlottenburg semtindeki DİVAN Komşular Evi Mahalle Merkezi’nde (DIVAN – Nachbarschaftszentrum e.V. – Nehringstr.8) ‘22 Yıllık Türkiye, 55 Yıllık Almanya – KariCartoons by Cengiz Gömüsay’ başlığı altında açtı.

Hüseyin İşlek / Ne.Var.Ne.Yok.de

Divan Derneği’nin organizasyonuyla gerçekleştirilen açılışa, “Ben de misafir olarak katıldım” özverisi ile yaklaşan Gömüsay’ın sergisine, başta yarım asırlık dostu Emekli Öğretmen İsmail Gökmen’in yanı sıra, yine yakın aile dostu olan Berlin Eyalet Senatosu Kentsel Gelişim, İmar ve İskan Dairesi Kiracıları Koruma Müsteşarı Ülker Radziwill, Divan Komşular Evi Mahalle Merkezi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Bilgin Lutzke, Ressam Hanefi Yeter ve eşi Serpil Yeter, Berlinlilerin yakından tanıdığı ve pek sevdiği piyanist Atilla Kaban ve eşi Carmen ile çok yakın dostları ve Berlinliler katıldı.

Cengiz Gömüsay, açılışa katılanları, “Hoş geldiniz, sevgili insanlar! Ben de sizin gibi bu akşam Divan ekibinin misafiriyim. Bu benim için bir onurdur ve bu serginin gerçekleşmesine katkıda bulunan, başta KariKartonların hazırlanması ve büfenin donanımı için tüm Divan çalışanlarına teşekkür etmek isterim! Çok kültürlü harika bir ekipsiniz! Serginin başlığı: 22 Yıllık Türkiye, 55 Yıllık Almanya. Çizimlerimin çoğunda – ya da karikatürlerimde – bu enstrüman hep odak noktasıdır: Cura, ya da saz, ya da bağlama, ya da kopuz olarak adlandırılır. İlk enstrümanımı bana babam vermişti – kendisi ayakkabı ustasıydı – bir çift ayakkabıyla takas etmişti. Bunun için bir öğretmenim yoktu. Uzun yaz tatillerinde üzüm bağımızda kendi kendime çalmayı öğrenebildim. O yıllar 1950’lerdi.” şeklinde selamladı.

Konuşmasına daha sonra Türkiye’deki eğitim hayatını ve bir köy öğretmeni olarak yaşadıklarını anlatarak devam eden Gömüsay, o dönemin kendisi için çok değerli olduğunu söyledi ve “1962-1964  – benim için değerli bir deneyim ve büyük bir kazanım oldu. Burada Aşık Veysel gibi gezgin halk şarkıcılarını tanıdım.” dedi.

Gömüsay sözlerine, “O zaman beni Almanya’ya getiren neydi? Benden biraz büyük bir komşumdu, yeni işe alım anlaşması kapsamında Almanya’ya gitmiş ve yaz tatilinde bir VW ile dönmüştü. Dileğim Almanya’da iki yıl çalışmak ve bir araba almaktı. 22 yaşındaydım, ailem, özellikle de annem buna karşıydı. Yine de başvurdum ve hemen Hamburg’ta gemi motoru fabrikasında bir iş teklifi aldım. İlk başta evde 12 m²’lik bir alanda diğer 4 sakinle birlikte yaşıyordum. 3 ay sonra, bu 6 ay boyunca bana annelik ve babalık yapan Lück ailesinin yanında kiralamak için bir oda aradım. Aradığım şey bu değildi, genç ve meraklıydım ve özgür olmak istiyordum, sık sık iş değiştiriyordum, o zamanlar kalifiye bir işçi olarak bu sorun değildi. 3 yıl sonra Hamburg benim için sıkıcıydı. 1967/68 yıllarında Berlin’de çok şey oluyordu, birlikte sık sık Berlin’e gittiğimiz Alman arkadaşlarım vardı. Sonra 1968’de taşındım, hemen AEG Telefunken’de iş buldum, Berlin’e taşınma masrafları bile o zaman geri ödendi.” diye devam etti.

Okula gitmeden, önce ‘Renate Enstitüsü’nde, sonra ‘Eva Enstitüsü’nde Almancasını geliştirdiğini ifade eden Gömüsay, 1969 yılında Siemens’te ‘Yabancı Destek’ departmanında dil asistanı olarak çalışmaya başlamış. Orada çalıştığı 7 yıl boyunca sendikacı ve işyeri temsilcisi olarak birçok deneyim kazanmış. 1973 yılında evlenen Gömüsay’ın 2 çocuğu var. “Eğitimim sırasında Berlin’de küçük çocuklarla birlikte çalışmak eşim için kolay değildi.” Diyen, sosyal sektörde ‘dezavantajlı gençler’ için eğitim danışmanlığı alanında çalışan Cengiz Gömüsay,  44 yıl çalıştıktan sonra 2008/09’da emekli olmuş. Gömüsay, “Emekli olarak mahallede çalışmak için daha fazla zamanım oldu, önce TSD’de, daha sonra Divan’da, Dr. Haas ile ‘Kültürel Analiz Enstitüsü’nde birçok deneyimimle, Almanya’daki 58 yılımla, mahalle kadın temsilcisi olarak başvurmak isterdim, ancak şimdiye kadar kimse bana sormadı veya beni işe almadı. Aslında ben de bir sanatçı olmak isterdim. 1969’da HDK’ya (Hochschule der Künste) bir portfolyo sundum, ancak grafik çalışmalarımı ve bir sanatçı olarak hayatımı finanse edecek kimseyi bulamadım. Daha sonra iş yerindeki günlük yaşamdan, mahalleden, gazete okumaktan edindiğim tüm materyaller üzerinde kendi yöntemimle çalıştım. KariÇizgi filmleri böyle ortaya çıktı. Şimdi size kısa bir karşılama şarkısı çalacağım!” diyerek bağlaması ile ‘Merhaba’ ve halk ozanı Aşık Veysel’in en ünlü türküsü: ‘Uzun ince bir yoldayım’ı seslendirdi.

Daha sonra Divan Derneği’nin kurucusu ve gönüllü çalışmalarıyla semtte pek sevilen ve herkese örnek olan SPD’li Ülker Radziwill kısa bir konuşma yaparak, Gömüsay’ı anlattı. Ülker, “Değerli sanatçı Cengiz Gömüsay’ın resim ve karikatür sergisinin açılışında bulunmak ve onun hakkında açılış konuşmasını yapmak büyük bir onur benim için. Onu dernek ve Sosyal Demokrat Parti içerisindeki çalışmalarından tanıyorum. Karikatürlerinde kendine has tipik bir stili var. İnsanların karakterlerini çizgiye döküyor. Buradaki birinci ve ikinci neslin sorunlarını ve yaşadıkları esintileri karikatürleri ile gösteriyor. Karikatürleri bir nevi göçmenlerin yaşantılarının protokolü. 58 yıllık Almanya yaşantısının çeşitli sorunlarını gördüğü gibi dile getirmiş. Hayatı boyunca haksızlıklara karşı, ve eşit haklar için çaba gösteren değerli bir sanatçı. Bu tutumu ile bizler için değerli bir örnek. Sanatçı olarak karikatürlerinin yanı sıra şiirler de yazmakta ve Türkiye’nin her yöresinden sazı ve gür sesi ile türküler söylemektedir.” dedi

Ardından ünlü piyanist Atilla Kaban da yaptığı müziklerle açılışa farklı bir anlam kattı. Sergideki KariKartonlarının Mart ayına kadar Divan’da sergileneceğini söyleyen Gömüsay, “Bu resimler yabancı işçilerin, yani benim ve bizim burada karşılaştığımız sorunları dile getiriyor. Ben resim tahsili almadım, okulda teknik resmim iyiydi, onu geliştirdim ve hobi olarak bu işe yıllar önce başladım. Saz çalmam ve şiir yazmam da öyle oldu.” dedi.

Sergi fotoğrafları: Mehmet Dedeoğlu / DedePress

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*