Almanya’ya Türk işgücü göçünün 60’ıncı yılı kutlamalarının kültür – sanat adına ve sosyal açıdan en önemli projelerinden biri olan “Almanya Türküleri”, çok ilginç bir proje oldu. Ne mi oldu?
“Yıllar boyunca ne listeye girdiler ne de bir ödül aldılar. Sanki yok hükmündeydiler. Onca yıl onlardan yükselen seslere kulak kabartan çıkmadı. İlk başlarda ne kameralar üzerlerine çevrildi ne de gazeteler, dergiler sayfalarını onlara açtı. Sadece Almanya’da mı? Köklerini bırakıp geldikleri o uzaklarda kalmış vatanlarında da kimsenin onlardan haberi olmadı. Oysa satış rakamları inanılmazdı.
Mesela 1974 yılında Almanya’da müzik sektörünün en büyük hitlerinden biri, Vicky Leandros’un seslendirdiği “Theo, wir fahren nach Lodz” parçasıydı. Resmi rakamlara göre plak tam 400 bin kopya satmış, tüm Almanların gönlünü fethetmişti. Oysa bir yıl kadar sonra hayranlarının “Köln Bülbülü” namıyla andığı Yüksel Özkasap’ın “Beyaz Atlı”sı, Leandros’un satış rakamlarını ikiye katlayıp 800 bini aşacaktı, ama bunu fark eden dahi çıkmayacaktı. “Beyaz Atlı”nın Almanya’da tüm zamanların en çok satan plaklarından biri olduğundan belki hâlâ kimsenin haberi yok…”
Almanya’ya Türk işgücü göçünün 60’ıncı yılı kutlamalarının kültür – sanat adına ve sosyal açıdan en önemli projelerinden biri olan “Almanya Türküleri”, projenin web sitesinde işte bu cümlelerle tanıtılıyor.
BİR “NEDİM HAZAR” PROJESİ
İyi ki göçün 60’ıncı yılını kutluyoruz. Yoksa yarım asrı aşkın göç hikâyesinin en önemli müzik adamlarının bu ülke kültürüne, insanına, duygularına kattığı zenginlik, üstü her zamanki gibi neredeyse hiç açılmadan saklı kalmaya devam edecekti.
Usta müzisyen, yönetmen, yazar, yapımcı ve oyuncu Nedim Hazar, işte bu cesur adımı atarak Almanya’nın şarkılarını, türkülerini çoğaltan ekibi görünür kıldı.
ÇOK KUŞAKLI, ÇOK TARZLI KONSER
“Almanya Türküleri” projesi ile ünlü rapçi Eko Fresh’in de babası olan 61 yaşındaki sanatçı Nedim Hazar, Türk Halk müziklerinden Türkçe Rap’e, poptan caza Almanya’da müzik üreten ülkenin en önemli en usta isimlerini bir araya topladı. Ekim ayı ortasında Bonn’da tadımlık bir konser veren ekip, 23 Ekim’de ise tura start vermeye hazırlanıyor.
Deutschlandfunk’a konuşan Ankara doğumlu sanatçı Nedim Hazar ilk kuşağa selam çakan ve saygı duruşunda da bulunan “Almanya Türküleri” projesini çok dikkat çekici ve hepimizi dürtüp kendine getiren cümlelerle şöyle tarif ediyor:
“NE RADYO NE TELEVİZYON NE DE İNTERNET VARDI”
“Misafir işçiler buraya geldiğinde, ilk başlarda Türk radyosu yoktu, telefon görüşmeleri çok pahalıydı ve yazışmalar genellikle bir iki hafta sürüyordu. Böylece insanlar işten sonra bir araya geldiler, şarkılar söylediler ve kendi şarkılarını yazdılar. Daha sonra da bir girişimci bu tür müzik için Köln’de bir plak şirketi kurdu. Plaklar ve kasetler daha sonra plak mağazalarında değil, bakkallarda zeytinler ve koyun peynirleri arasında satıldı.
“DUY SESİMİ, ALMANYA!”
Almanya Türkülerindeki göç hikâyesinin en ünlü müzisyenleri turne için yeni bir şarkı kaydettiler: “Duy sesimi, Almanya” (Hör mir zu, Almanya). İçinde iki mesaj var. Birincisi, Alman toplumunun Türk toplumundan gelen büyük hitleri fark etmesinin zamanı çoktan geldi. İkincisi ise aslında Almanya’da varoluşumuzun 60’ıncı yılını kutluyoruz. Biz, yani Türk asıllı insanlar mıyız, yoksa artık bize azınlık mı deniliyor, bilmiyorum.
“BİZ FEDERAL CUMHURİYET’İN ÖNEMLİ BİR PARÇASIYIZ”
Açıkçası umurumda da değil. Biz bu cumhuriyetin önemli bir parçasıyız. Örneğin Yüksel Özkasap’ın ‘Zalim Almanya’sı bir Alman pop klasiği. Kölnlü şarkıcının 1975’teki hiti o zamanlar 800 bin kopya sattı ve bugün toplumun çoğunluğunda hâlâ tanınmıyor. Çünkü Yüksel Özkasap ve şarkısı, 1961’deki misafir işçi anlaşması ile Federal Cumhuriyet’e gelen Türk göçmenlerin diğer şarkıları gibi halk tarafından neredeyse hiç fark edilmedi bile. Diğer taraftan Yüksel Özkasap ZDF kanalında hit geçit töreninde yer alsaydı, karşılıklı bir kültür şoku yaşanırdı. Çünkü o zaman ne Almanlar, ne de göçmenler buna hazırlıklıydı.”
12 YILDIZ İSİM, GRUPLAR VE MÜZİSYENLER
Almanya Federal Cumhuriyeti tarihinin önemli parçasını oluşturan Türk işgücü göçünün kültürel tarafını da belgelemesi açısından büyük önem taşıyan projede sahne olan o 12 yıldız isim kim diye merak ediyorsanız buyurun:
Almanya’nın ilk Türk halk ozanı Metin Türköz, Almanya’nın en önemli rapçilerinden Eko Fresh, rock grubu Yarinistan’ın solisti Nedim Hazar, caz şarkıcısı ve oyuncu Özay Fecht, Türk ezgilerini Almanca sözlerle seslendiren halk müziği sanatçısı Ata Canani, Caz ala Turka yorumlarıyla ünlü ses sanatçısı Sema Moritz, Cem Karaca’nın Almanya’daki “Ab in den Orient Express” adlı tiyatro oyununun müziklerini yapması için teklif götürdüğü müzik grubu Die Kanaken, Türkiye’de Türkçe rap’ın kapısını aralayan kült müzik grubu Cartel’in efsanevi solistlerinden Erci E., ırkçılığa ve faşizme karşı rap yapan Microphone Mafia, Kürtçenin Almanya’daki en önemli sesi Ali Baran, ünlü kemancı, besteci ve eğitimci Ruddi Sodemann. Konserde tam adı Ali Ekber Aydoğan olan, kısa bir süre önce ise aramızdan ayrılan “düğünlerin elektrosazlı efendisi” olarak ün salan Derdiyoklar Ali’nin anısı da yaşatılacak.
Konserde Die Mampen, Avian Quartet ve Ruhi Su Dostlar Korosu ile müzisyenler Lea Randella, Umut Piera, Mojtaba Faghihi ve Diyar Altürk sanatçılara eşlik ediyor.
GÖÇ, HASRET, IRKÇI TERÖR, YABANCI DÜŞMANLIĞI
Sadece kültürel değil siyasi açıdan da arşiv niteliğindeki bu projeyi yine “Deutschlandlieder – Almanya Türküleri”nin tanıtım yazısı ile anlatmaya devam edelim:
“… Almanya’nın göçmenlerin çocukları arasından çıkan starlarla tanışması için daha epey zaman vardı. Daha sonra yani 90’lar yeni bir göçmen kuşağının yeni bir müzikle tanıştığı yıllardı. Onlar anne ve babalarından farklı olarak Almanya’da büyümüşlerdi. Ve yine onlardan farklı olarak akıcı ve hızlı bir Almancaları vardı. Uzaklardan gelen HipHop ritimlerine kulak kabarttılar. Amerika’nın siyah gettolarından yükselen bu müzik tam onlara göreydi.
BARIŞ MANÇO, ERKİN KORAY…
Afroamerikan gençlerin funk plakları, James Brown gibi kahramanları vardı. Onlar da Barış Manço, Erkin Koray şarkılarında Anadolu funk’ı buldular. Mölln’de, Solingen’de binalar kundaklanıp ateşe verilirken öfkelerini HipHop beatleri üzerine sıraladılar. 2000’ler onların çağı oldu, artık sadece kendi kapalı mahalleri değil, tüm Almanya onların sesini duydu.
Bugün artık Almanya’daki Türkiye kökenlilerin kendilerine has müziklerinin sadece Almanya için değil tüm dünya müzik kültürü açısından ilgi çekici bir fenomene dönüştüğünü söylemek herhalde abartı sayılmaz.”
BONN, KÖLN, STUTTGART, BERLİN VE İSTANBUL
Prömiyeri 23 Ekim 2021 cumartesi akşamı saat 20’de Essen kentindeki Zeche Zollverein salonlarında gerçekleşecek turnenin ikinci durağını ise Türkiye oluşturuyor.
3 Kasım 2021 çarşamba akşamı göç tarihinin en önemli kültür olaylarından biri olan Almanya Türküleri İstanbul Harbiye’deki Cemal Reşit Rey Salonu’nda saat 19’da seyirci karşısına çıkacak.
Ardından 7 Kasım 2021 pazar akşamı saat 18’de Stuttgart kentinin en gözde merkezlerinden biri olan kültür ve kongre sarayı Liederhalle’de Mozartsaal salonunda konser verecek olan ekip 12 Kasım 2021 cuma akşamı saat 20’de Bonn şehrinde Theater Bonn bünyesindeki opera binasında, 13 Kasım 2021 cumartesi akşamı Köln kentinde saat 20’de WDR kanalının Rundfunksaal salonunda, 20 Kasım 2021 cumartesi günü ise başkent Berlin’deki Auditorium’da James Simon Galerie salonlarında sahne alacak.
PEKİ KİM DESTEKLİYOR?
Bu eşi benzeri olmayan çokkuşaklı, çoktarzlı kültür projesine ise destek verenler arasında Almanya Dışişleri Bakanlığı, Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Kültür ve Bilim Bakanlığı, Initiative Musik gGmbH (Müzik Girişimi) , Neustart Kultur (Yeni Başlangıç Kültür) ve Mercator Vakfı bulunuyor. Proje ile işbirliği içinde olan kuruluşlar arasında ise Alman devlet televizyon kurumu Cosmo WDR , Ruhr Müzesi Zollverein Vakfı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Berlin İslami Sanatlar Devlet Müzesi, Almanya Federal Cumhuriyeti Tarih Evi Vakfı, Stuttgart Türk Alman Forumu, Bonn Tiyatrosu, ND Kültür ve Sanat Königswinter Derneği, Almanya Göç Müzesi ve Dökümentaston Merkezi, Türkiye Almanya Kültür Forum, Almanya Türk Toplumu yer alıyor.
ALMANYA TÜRKÜLERİNİ DİNLEMEYE HAZIR MISINIZ?
“Türkiye arasındaki büyük işgücü göçünün yıldönümünde farklı kuşaklardan ve farklı tarzlardan Türkiye kökenli müzisyenlerden” hem Almanya’ya hem de Türkiye’ye ise bir de mesaj var:
“’Deutschlandlieder – Almanya Türküleri’ başlığı altında Zeche Zollverein’da Bonn Opernhaus’da, WDR’de ama aynı zamanda Köln Ford Fabrikaları’nda da çalıp söylemeyi planlıyoruz. Çünkü orası hikâyenin başlangıcı için önemli bir yer. Zira zamanında o fabrikada çalışırken Almanya’nın ilk ozanı unvanını da kazanan Metin Türköz de bir nevi ‘müzikal torunu‘ sayılabilecek genç kuşaktan rapçi Eko Fresh gibi isimlerle ve 60 yılın göç hikâyesini şarkılarına yazan diğer 12 yıldızla birlikte yıllar sonra o fabrikada sahnede olacak.
Bu konser dizisiyle Türk-Alman müzik tarihinin gözden kaçan hikâyesini günümüze uzanıp hip-hop kültürüyle buluşturan bir festivalle kayda geçirmek niyetindeyiz. Son 60 yılın en sevilen ‘Almanya Türküleri’ni dinlemeye hazır mısınız?”
KİTABINI DA YAZDI
Alman toplumunun şekil almasında önemli bir rolü bulunan, ülke sanayisinin kalkınmasında emek verip ter döken, dört jenerasyon boyunca ırkçı terörün ve yabancı düşmanlığının da hedefinde olan ancak aynı zamanda Almanlara kız ve erkek veren ve kız ve erkek alan, politikacılarıyla yerelden eyalete ve federal meclislere kadar ülke siyasetine karışan, edebiyattan sinemaya, cazdan saza var olan ama tüm bunlara rağmen her iki tarafın da görmezden geldiği Almanya’daki milyonlarca Türkiye kökenlinin, farklı kuşakların öyküsünü şarkılar eşliğinde gözlemlemek isteyenler için çok önemli bir fırsat sunan projenin bir de kitabı çıktı elbette: “Deutschlandlieder – Almanya Türküleri: 1961’deki İş Gücü Anlaşmasından Bu Yana Türk Toplumunun Kültürü Üzerine”.
CEM ÖZDEMİR DE VAR
Rotbuch yayınları tarafından eylül ayı sonunda Almanca olarak okurla buluşturulan 224 sayfalık kitabı, projenin mimarı da olan Nedim Hazar kaleme aldı. Göç hikâyesinin bir parçası olan Nedim Hazar kitabında “Köln Bülbülü” olarak ün salan Yüksel Özkasap ve Federal Cumhuriyet’in ilk ozanlarından Metin Türköz gibi Almanya Türküleri”nin kahramanlarına yer veriyor. Shermin Langhoff ve Cem Özdemir gibi göç hikâyesine yön veren isimlerle röportajların da yer aldığı kitap Almanya’daki Türkiye kökenlilerin ürettiği müziği ve toplumsal gelişmelerini Alman okurlar için gözler önüne seriyor.
KİMİN UMURUNDA GÖRELİM
Türkiye’nin önemli bir kesiminin ne yazık ki halen “gurbetçi”, “Almancı” nitelemeleriyle ötekileştirdiği, hatta gayet de açık yazalım, “üstten baktığı” kendi insanlarını yakından tanımaya niyeti var mıdır, bilemeyiz.
Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin de 60 yıllık tarihine Avrupa’nın göbeğinden eşlik eden, kültürünün ve topraklarının bir parçası olan Almanya’daki Türkiye kökenlilerin umutlarını, mutluluklarını, acılarını ve var olma mücadelesini şarkılar eşliğinde izlemek için eşsiz bir fırsat sunan konserlerinden birine mutlaka gitmeniz umuduyla…
Hatta daha da ileri giderek söylemek gerekirse, göçün çocuklarına bir “iade-i itibar” projesi olan “Almanya Türküleri”nin yaşadığınız kentlerde de sahne alabilmesi için baskı ve talep oluşturmanız ısrarıyla…
IŞIN ERTÜRK – STUTTGART
FOTO: www.deutschlandlieder.de / HAKAN GÜZEY – GÖKHAN YILMAZ
Kaynak: YeniPosta.net
İlk yorum yapan olun