URLA HOROZU BERLİN’İ UYANDIRDI

Bilenler bilir, dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say’ın kariyerinde Berlin’de yaşadığı yıllar önemli yer tutar. Berlin’de dostları ve sevdiği mekanlar vardır. Hatta bir yanıyla Berlinlidir bile diyebiliriz. Bu nedenle Berlin onun konserlerinin en önemli duraklarından biridir.

Ünlü besteci, pandemi sürecinde ürettiği “Karantina Günlerinde Bahar Sabahları” adlı keman konçertosunun dünya prömiyerini de 6-7 Mayıs’ta verdiği iki konserle Berlin Konser Salonu’nda yaptı. Adından da anlaşılacağı üzere sanatçı, ilgili eseri koronanın yol açtığı karantina günlerinde bestelemiş. Konçertonun hikayesini Instagram hesabından paylaşan Fazıl Say kendisine bu besteyi yaptıranın Urla’daki komşusunun horozu olduğunu anlatıyor.

Sanatçı, “Bir Urla horozu Berlin’i uyandırır mı?” diye başlayan yazısında eserin bestelenme hikayesini şöyle aktarıyor:
“İki yıl öncesine gidelim.
Salgının ilk başladığı aylar.
İlk karantina günleri.
İlk tam kapanmalar.
Eşimle iki ay kadar bir süre, Urla’daki küçük evimizde kalmıştık. Hayatımda ilk kez, konsersiz, turnesiz, yolculuksuz, stressiz bir dönem başlamıştı.
Tüm zaman benimdi. İlk kez uzun tatil olmuştu. Urla bahar aylarında eşsiz güzeldi.
Gel gör ki yan komşunun bir horozu vardı. Tamamen şuursuz saatlerde ötüyordu. Hava aydınlanmadan… 03.45 / 04.15 filan…
Ve öyle bir gürültü koparıyordu ki her seferinde uyanıyordum.
Üstelik kendine has bir horozdu, ötüşünün ilginç bir ritmi, özgün melodisi vardı.
Sabah o saatlerde uyanan biriydim artık. Ve benim dışımda herkes, 5-6 saat sonra uyanıyordu.
İnsan ne yapar saatlerce?
Mesela bir keman konçertosu besteler!
Urla.
Sessiz sabahlar.
Tan vakti, şafak vakti, güneşin doğuşu, Urla’da bomboş sokaklar, ıssız sahil, yağmur damlaları, ıssız gökyüzü, yalnız toprak.”

Bu öyküyü okur okumaz, meraklanan bendeniz, konser salonunun yolunu tuttum ve KADINCA.eu okurları için izlenimlerimi kaleme aldım.

Konsere ilgi oldukça yoğundu ve yer bulmak bir hayli zor oldu. Bu arada dinleyiciler arasında bol bol Türkçe konuşulduğuna şahit oldum, yani Alman müzikseverlerin yanı sıra Berlinli Türkler arasında da ciddi miktarda Fazıl Say hayranları mevcut.

Eserin seslendirilmesinde Şef Christoph Eschenbach’ın yönettiği Berlin Konser Salonu Orkestrası, kemancı Friedemann Eichhorn’a eşlik etti.

Konçertoyla ilgili ilk intibama gelirsek: Öncelikle keman gibi ince sesli bir enstrümanın daha tok sesli enstrümanlarla aynı tınılarda buluşmasının şaşkınlığını yaşadığım… Bir de kemanın tek başına rahatsız edici sesler çıkarırken, birden güzel bir ezgi yakalayıp orkestrayla bütüne kavuşması, bana Urla’daki horozun sesinin önce tek başına, sonra doğanın sesleriyle birleşmesi metaforu bu olsa gerek dedirtti. Ses ve sessizlik nerede başlıyor? İnsan, yalnızlık ve doğa, nasıl ince bir çizgide birleşebiliyor? Fazıl Say’ın 2. Keman Konçertosu bana konser boyunca bunları düşündürttü. Konserin sonuna gelindiğinde ise önce enstrümanların, sonra kemanın susması ve tüm müzisyenlerin son harekette donarak bize bir süre sessizliği dinletmeleri, adeta pandeminin ruhlarımızda bıraktığı izlerin müziğe düşen bir yansımasıydı. Bu şekilde noktalanan konçerto büyük alkış aldı, öyle ki şef Eschenbach ve Fazıl Say salona üç kere dönerek tezahüratlara karşılık verdiler. Böylece Berlin Fazıl Say’ın sorusuna yanıt vermiş oldu. Yani Urla horozu Berlin’i uyandırdı ve şehir artık yeni konserlere hazır olduğunun sinyalini verdi.

Bu izlenimlerimi Fazıl Say’la paylaştığımda da, ünlü besteci sonbaharda konserler için bir kaç kez Berlin’e geleceğini belirtti ve KADINCA.eu okurları için de bir röportaj sözü verdi.

Özlem Coşkun – KADINCA.TV – 07.05.2022 – 23:00

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*